SİTEMİZE HOŞGELDİMİZ
   
  çamsarı köyü
  TÜRKMENLER
 

Türkmenler

 
Giriş
 
Kırşehir ilinde,  Kırşehir ilçelerinde ve Kırşehir köylerinde yaygın bir şekilde Türkmen’lerin yaşadığı bilinmektedir. Bunlardan biri de köyümüz olan Yeni yapan köyü dür. Yeni yapan köyünün, Türkmen köyü olduğunu tüm Yeni yapan köylüleri kabul ediyor. “Biz Türkmen’iz .” diyerek ifade ediyorlar. İşin ilginç yanı da burada başlıyor. Türkmen kimdir? Nereden gelmiştir? Köy kimler tarafından kurulmuştur? Dinsel inançları nasıldır? Gibi birçok soruya da yanıt bulmak mümkün olmuyor. Tüm sorular yanıtsız kalıyor. En kesin ve net alınan yanıt, Türkmen olduklarıdır. Bunun yanında, Yaşam biçimleri de Türkmen olduklarına dair bilgiler veriyor.
 
Türkmen’ler. Tarihin hiçbir döneminde yazılı bir tarihe sahip olmaması, Türkmen’leri,  araştırmayı oldukça güçleştiriyor. Ortaçağ da, yazılı ve sözlü söylenceler yüz yıl sonra ancak yazıya dökülebiliyor. Burada da yazıyı dökenlerin durumları, duruşları belirleyici rol oynuyor. Genel de sipariş usulü ya da saray ve çevresinden olanlar bu işi yaptıklarından, tarihi çarpıtmalarla karşı karşıya kalıyoruz. Onun için Türkmen’lerin tarihini doğru bir tarzda araştırmak zorlaşıyor. Zor bir çalışma ile elde edilen veriler de şimdiye kadar yapılan çalışmaların dışına çıkamıyor.
 
Konu olarak, Türkmen’leri araştırdığımda;  bir birinden farklı çok sayıda yazı ile karşılaştım. Bu yazılardan elde ettiğim ortak sonuçları makale biçiminde Yeni yapanlılarla paylaşmayı uygun buldum. Ümit ederim Türkmenlerin kim olduklarını aydınlata bilmişimdir?
 
Türkmenler İlk Nerede Yaşadılar?
 
 Kaşgar’ lı  Mahmud’un  söylencelerinden; Doğuda; Aral Gölünden Süt kent’e kadar inen. Sır-Derya kıyılarıyla, Karaçuk dağları arasında kalan bölge.
Güneyde; Süt kent’ten başlayan,  Amu Derya’yı Curcan’ı oldukça üst kısmından kesen, Maveraün nehirin den  Manlışak’a kadar uzanan hattın kuzey bölgesi.
Batıda;  Hazar denizi, çim ırmağı.
Kuzeyde ise; Karakum’un üstü. Türkmenlerin buraya nasıl ve hangi tarihler arasında gelindiği bilinmiyor. Halife el Mehdi (755–785) de geldiğini Horasan lı bir tarihçiye dayandırıyor.
 
 
 
 
TÜRKMEN KİM DİR?
 
Bu konuda da tam bir görüş birliği yoktur. Birçok değişik görüşler vardır.
·       Türkmen adının kendisi esasında İslam dinini kabul eden Oğuz’lar için kullanılmıştır.
·        Oğuz’lara bağlı bazı oymakların Horasan’ın batısına göç ederler. Bu göç eden Oğuzlar, Atalarından kalan sert şiveli dili kullanırlar. Horasan halkı tarafından da bu durum Türk e benzer adını alır.
·        10.y.yılda İslam devletleri ile ticari ilişkiler sonucu Müslüman olan Oğuz oymaklarına Türkmen denir.
 
Yukarıdaki değişik tanımlardan 10. yüz yıl sonrası, Oğuz boylarının Türkmen adını aldığını görüyoruz.
 
Oğuzlar 24 boydan oluşmaktadır. 24 boyun olduğunu ise Türkmen efsaneleri ortaya çıkarmıştır. Her boy diğerinden farklı ve ayrı, ayrı davranmaktadır. 24 boydan Müslümanlığı kabul edenlere, Türkmen denildiğini biliyoruz.
 
Tak-yay ve yazgır boyları en eski boylardandır. Yerleşim yerleri Balkanların doğusundadır.  Diğer 22 sinin adları ise; 1- Kınık 2- Kıyığ  3-Bayındır 4-Rafa 5- Sifleri 6- Avşar 7- Bekit la 8- Bek dar 9- Bayat 10- Yezgir 11- Aymer 12- Kırablık 13- Akder 14- Eked 15- Tutruka 16- Avleyin 17- Diliğ 18- Tükır
19- Bıcık 20- Guldı 21- Cepni 22- Çırıklığ .  22 Türkmen boyundan biri bizimde bağlı olduğumuz boylardan biri. Atalarımız ve köklerimiz bu boylardan bir tanesi olarak gözükmektedir.
 
Türk, Türkmen, Oguz, Mogol, Tatar
 
Bu başlıkta kesin hükümler değil. Ucu açık ileride de çözüme katkı sunulması noktasında makaleye devam edeceğim. Burada okuyuculardan da bilgi akışı gelmesi halinde daha doğru çözümlemelere ulaşa bileceğimiz kanısındayım.
 
Türk, Türkmen, Oğuz, Moğol, Tatar kavramları çoğu zaman aynılaştırılıyor. Bir biriyle aynıymış gibi iç, içe algılanıyor. Tabi ki bu bilinçli bir tercih olarak yapılıyor. Tüm etnik kökenler bir ırkın içinde değerlendirilmesi yapılarak diğerleri yokmuş gibi davranılıyor. Genelleme yoluyla çözüldüğü sanılıyor.
 
Bu soruna “ Hepimiz Âdem den geldik.” Önermesiyle çözüm üretmek yanlış ise “ Nuh’un oğullarından geldik” önermesi de o kadar yanlıştır. Ya da” Hepsi Türk’tür.” Önermesi de bir o kadar yanlıştır. Gerçekçi bir bakış değildir. Bu tür önermeler bizi kolaycılıktan öteye geçemez. Bahsedilen toplumların hepsi de ayrı etnik ve kültürel yapılara sahip toplumlardır
 
Ortaçağ da Asya devletleri dikey örgütlenme biçimleri olarak kendini var ediyor. Oğuzlarda ise bu dikey örgütlenme biçimini görmek mümkün değil.
Hatta Oğuz’ların hiç bir tarihte devleti bulunmamaktadır. Oğuzlar bu yüzden devletsizdir. Oğuz’larda ve onların torunu olan Türkmen’ler kendi aralarında sürekli olarak savaşmışlardır. Bu savaş sonrası büyük bir güç olarak birleşememişler. Siyasi bir güç olamamışlar. Siyasi bir irade koyamamışlar. Siyasi bir erk olarak saraylaşan güçler onların tarihini kendilerine göre kaleme almışlar. Oğuz’lar/Türkmen’ler; yazısız, tarihsiz ve devletsiz olması onları dikey değil yatay eşitlikçi, özgürlükçü, toplumcu olmasını sağlamıştır. Türk’lerin, Türk boylarının sürekli güçlü ordu, Devlet örgütlenmesini kutsallık noktası algılaması dikey bir örgütlenme içinde olması Türkmenler ile Türk’lerin yaşamlarını taban tabana zıt kılmaktadır.
 
 Oğuz’lar ve onların torunu Türkmenler, vergilerle geçinen bir topluluk değil, daha çok hayvancılıkla (koyun,  keçi, deve sürüleri) geçinen, vergi veren bir topluluk. Hayvancılıkla uğraşırken tüm emek bizzat kendilerine aittir. Üretim aşamasının hiçbir yerinde köle kullanmamaktadırlar. Bu durum Oğuz Türkmenlerin birlikte üretim yaptıklarını ve sınıfsız yaşadıklarını kanıtlıyor. Daha öncede bahsettiğim gibi yazılı bir tarihçeleri bulunmamakta. Kendi halkına anlattıkları hikâyelerin bir kısmı 13 ve 14. yüz yıllarda yazıya geçilen Dede Korkut Oğuz nameleridir. Bu da 14. yüz yıl da Türk/Moğol/Tatar ve Memluk saraylarından çok sonraları yazılmış oluyor. Oğuz Türkmenlerinin gelenek ve görenekleri, düşünme biçimleri,  yaşam tarzları, duygulanışları, inanç biçimleri, özgürlüğe düşkünlükleri bu gün Anadolu, Rumeli, Azerbaycan, Irak, Suriye, Türkmenistan Türkmenlerinde hala vücut bulmaktadır.  Türkmenlerin eşit ve özgür toplum olması tüm kaynakların ortaklaştığı bir durumdur.
 
Orhon anıtlarının dili Türkçe, Bu Türkçenin oğuzların kullandığı dil ile farklılık göstermektedir. Türkler ‘suwda yundum’ derler. Oğuz ve Kipçak olanlar  ‘suwda cundum’ yani çimdim derler. Bu konuların açık olarak ayrıldığı bir kaynak ise 13. yüz yıl da yazılmış ‘Moğolların gizli tarihi’dir. Bu kaynakta; Tatarlar sayfa 21, 22, 63 ve 84 de, Türkler sayfa 159, 160, 191 ve 195 de, Türkmenler sayfa 123, 136 da açıkça ayrı toplumlar olarak geçmektedir.
 
Türkmenler kendilerini var ettiler. Türkler de kendilerini var ettiler. Moğollar, Tatarlar ne oldu. Tarihte bu toplumlardan bahsedilmektedir. Bura da Moğollar ve Tatarlar Türkleşti. Türkler kavim olarak kendini korumadı. Melezleşti. Bu melezleşme sonrası Moğol ve Tatarlar kendilerini var edemediler. Melezleşmeyi
Kötü bir şey olarak algılamamamız gerek.  Saf ırk ve saf ırk ideolojisinin dünya ya neler getirdiğini bilmeyenimiz yoktur.
 
Türkmenlerin Anadolu İle Tanışmaları
Bazı tarihi kaynaklardan anlaşılacağı gibi, Türkler Anadolu’ya yoğun bir şekilde 1071 Malazgirt savaşından sonra girmeye başladılar. Bazı tarihi belgelerde Türk boylarının bazılarının bu tarihten çok önceleri Anadolu’ya geldiklerinden bahsederlerse de, bu Türk boyları Anadolu'da pek etkili olamamışlardır. 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra başlayan Türk göç dalgaları hemen, hemen aralık sız 14.yüzyıla kadar devam etti. Göç eden bu kitleler arasında büyük çoğunluk Mâverâünnehir, Hârezm, Horasan, Azerbaycan ve Erran bölgelerindeki Oğuz (Türkmen) boylarıdır.
Genellikler Türkler, Anadolu’ya iki büyük göç dalgası halinde gelmiştir.Bunlardan birinci göçün nedeni; 13.yüzyılda, Karahıtaylar’la Hârezmşahlar arasındaki mücadeleler sebebiyle Fergana’daki (Özbe-kisten, Kırgızisten ve Tacikistan cumhuriyetlerinde, dağlar arasında uzanan çöküntü ) şehirlerin çoğu tamamıyla harap bir hale gelmiş ve orada yaşayan Türkler bu bölgeyi terk etmek zorunda kalmıştır. Bu halkın büyük çoğunluğu Anadolu’ya göç etti. Hemen, hemen aynı dönemde Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun Hârezmşahlar tarafından yıkılmasından sonra (1157), yine bazı Türk göç dalgaları, bu arada özellikle Oğuzlar  Anadolu’ya yerleştiler. Her ne kadar çoğunluk Oğuzlara ait olsa da, bu göçmenler arasında Karluklar, Halaçlar, Kıpçaklar ve bazı öteki Türk boyları da vardı.
İkinci büyük göçün nedeni ise; Moğolların ilk önce Mâveraünnehir’de başlayan istila sırasında (1206–1227) birçok Oğuz ve Karluk Türkleri, Cengiz’in orduları önünden kaçarak bir kısmı Hindistan yönüne doğru, diğerleri ise Horasan bölgesine kaçtılar. Kısa bir müddet sonra Hârizmşahlar devletinin 1231 yılında Moğollar tarafından yıkılışı sonucu Hârizmli Türklerin büyük bir bölümü Anadolu Selçukluları’na sığındı. Nihayet son olarak da Moğollar tarafından Horasan, Azerbeycan ve Erran bölgelerinin istilası, bu bölgedeki Türklerin büyük bir çoğunluğunun Anadolu’ya göçmelerine neden oldu.
Türklerin Anadolu’ya bu göçleri, gerek Orta Doğu ve gerekse Anadolu tarihi için çok önem taşımaktadır. Çünkü âdet ve gelenekleri tamamıyla farklı, hayat tarzları ve dünya görüşleri çok değişik genellikle konar-göçer Türklerle, Anadolu’nun yerleşik halkı, Anadolu’da, Anadolu’nun gelecek tarihini oluşturmaya başladılar. Bu göçler sırasında gelen insanların sayıları ne kadardı? Bu konu hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Kaynaklar bunun 400–900 bin arasında değişik rakamlar vermektedir.
Henüz dinlerinden ve atalarına ait gelenek ve göreneklerinden çok şeyler taşıyan Oğuzlar, Karluklar, Halaçlar, Kanklı’ lar, Kıpçaklar ve Uygurlar, bütün geleneksel örf ve adetleriyle bilhassa Anadolu’nun orta kısımlarına yayıldılar. Buralarda Türkmenler, Artuklu, Dânişmend’ li, İnallı (Enelli) gibi, kendilerini yöneten ailenin veya şeflerin adını taşıyan yeni, yeni oymaklar meydana getirdiler.
Anadolu’dan başka, Irak, el-Cezîre ve Suriye’ye de geniş ölçüde Türkmenler yerleşti. Buradaki Türkmenler özellikle Musul ve Halep civarında yaşıyorlardı. Bu Türkmenler yazın Anadolu yaylalarına sürülerini otlatmak için gelirlerdi. Bu geliş gidiş sırasında devamlı olarak Anadolu’da yaşayan Türkmenlerle iletişim halindeydiler.
Türkmenlerin ana geçim kaynağını hayvancılık oluşturuyordu. Bunların yaşamları gereği çok güçlü bir geleneksel sosyal yapıları vardı. Bu yapı içinde kendilerini yöneten ve bir anlamda geleceklerinin garantisi olarak gördükleri boy ve dini reislerine sarsılmaz bir bağla bağlı idiler. Bu nedenle sıkı bir gelenek, örf ve âdet ağı içinde yaşıyorlardı.
Bu konar-göçer Türkmen zümreleri geldikleri ilk yurtlarından bu yana, bu sert geleneksel yapı yüzünden, onları gerek yerleşik hayata geçirmeye, gerekse bir disiplin altına almaya çalışan bütün merkezi yönetimlere, kendilerine hor bakan yerleşik kesimlere karşı kolay, kolay uzlaşmaz bir psikoloji içinde yaşamlarını sürdürüyorlardı. Merkezi yönetimin kendilerini düzene sokmak için uyguladığı baskı karşısında hemen ayaklanıyorlar, şehir, kasaba ve köyleri yağmalıyorlardı. Bu nedenle Selçuklu hükümdarı 1. Alâeddin Keykûbat, bunları belirli bir disiplin altına almak için, kendisiyle iş birliği yapan bazı Türkmen beylerine ya da bazı Türkmenlerin ileri gelenlerine seyit’lik belgeleri vermek suretiyle, bunlar aracılığı ile disiplin altına almak istedi.
TÜRKMENLERLE İLGİLİ BAŞKA ARAŞTIRMALAR NELER OLABİLİR?
Konu başlığından da anlaşılacağı gibi makalemi burada bitirmek istiyorum.  Bu yazıtımdan sonra, Türkmenler ve Alevilik,  Selçuklular döneminde Türkmenler, Osmanlı döneminde Türkmenler, Cumhuriyet döneminde Türkmenler ve Günümüz de Türkmenler konu başlığında yeni bir makale yazabilirim. Bu da isteğe bağlı olacaktır. Okuyanlarımın istemesi halinde böyle bir çalışma yapabilirim.
 Bu çalışmam biz Türkmenlerin kim olduğunu, Nereden geldiklerini, Türkmen olarak bilmesi gerektiğini düşünerek değişik sayıda kitap, internetten bulduğum çok sayıda yazıların,  kendi bilgilerimle bütünleşip makaleye dönüşmesidir.
 
ŞAN OLSUN. TÜRKMENLERİN ONURLU TARİHİNE VE TÜRKMENLERE!
 
 
 
Şeref SAYLAM
 
  Bugün 8 ziyaretçikişi burdaydı!
 
 

radyo dinle
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol